2. GÜN : PORTO




Öncelikle Youtube videomu ekliyorum :)




Rua Santa Catarina: Sabah kendimizi yine yollara atıyoruz. Santa Catarina caddesi Porto şehrinin en işlek ve güzel yerlerinden biri. Alışveriş yerlerinin ve şık pastanelerin bulunduğu zengin bir muhit. Ünlü Cafe Majestic, bu caddenin hemen başında. Porto AVM kültürüne direnen bir şehir. Ender rastlanan bir AVM bu caddede. Sonunda Capela Das Almas isimli bir şapel var.
Şapelin biraz altındaki yerel pazara gidiyoruz.



Mercado Bolhao: Burası; 1914 yılında Porto Yerel Meclisi’nin kararıyla şehirde bulunan tüm meydan pazarları ve sokak pazarlarının kapatılmasıyla kurulan kapalı Pazar alanı. Pazarda; tropik meyveler, sebzeler, çeşit çeşit çiçekler, balıklar, yengeçler, karidesler, hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. Pazar hafta içi 17.00’de Cumartesi günleri 13.00 kapanıyor, Pazar günleri ise açılmıyor. Ben en ucuz magnetleri buradan buldum. Tanesi 1 eu. Hediyelik eşyalarınızı mutlaka buradan alın.




Yine Douro Nehrine iniyoruz.

Plaça da Ribeira: Douro Nehri kenarındaki meydan burası. Çok çeşitli yiyecek içecek ve barlarla cafeleri bulabileceğiniz hareketli bölge. Burada nehir turu da yapabilirsiniz. Turlar 45 dakika sürüyor.



Palacio da Bolsa: Riberia’dan yürüyerek Palacio da Bolsa yani Borsa Sarayı’na geliyoruz. Dünkü kombine biletimizi kullanacağız. Bu saray; tam ortasında yükselen saat kulesine sahip, şehrin en eski borsa binası olan, oval şekildeki Arap Salonu mutlaka görülmesi gereken bir saray. Rehberli tur eşliğinde geziyorsunuz saatli giriş var. Saray 2 katlı çok da görsel olarak etkilemedi bizi. Arap Salonu çok güzeldi sadece. Bir Dolmabahçe Sarayı’nı gezen birinin çok da beğeneceğini düşünmüyorum.





MMIPO Müzesi: Aslında bu müze benim gezi notlarım arasında yoktu ama kombine biletle bedava olduğu için hadi gezelim dedik. Müze Hristiyanlık üzerine kurulu ve ne yazık ki benim hiç ilgimi çekmedi. Gidecek olanlara tavsiye etmiyorum. Sadece başlangıçtaki kısa film çok hoştu. Yüzyıllar öncesiyle aynı Porto’yu geziyor olmak benim için unutulmaz bir deneyim. Bir şehir hiç mi değişmez.



Miradouro da Vitória: Miradouro seyir terası demek. Deli gibi bu seyir terasını aradık. İnsanlara sora sora bulduk. Ama mükemmel bir manzara sunmadı arkadaşlar. Biz bulduk siz bulmayın.



Igreja de S Francisco (Sao Francisco Church): Bu kilise Porto’nun en önemli kiliselerinden birisi olan Igreja de Sao Francisco Kilisesi. Benim yorumuma gelirsek Porto’da tek bir kilise gezecekseniz o kilise bu kilise olmalı. Unesco dünya Mirasları listesinde. Şapelleri altın sarısı işlemelerle bezenmiş. Eğer gerçekten, ayrıntılarıyla inceleyerek gezecekseniz en az 2 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Gördüğüm en güzel kilise diyebilirim burası için. Giriş ücreti müzesi de dahil 3.5 Euro. İçerideki işlemeler ve detayların tümünün altın kaplama olduğu söyleniyor.
İçeride resim çekmek yasak. Ama ben gizlice video çekmeye çalıştım. Dayanamadım napayım çok güzeldi.



Görsel google'dan alınmıştır.

World of Discoveries - Museu Interativo & Parque Temático: Gelelim yine Porto’da en beğendimiz müzelerden birine. Burası tamamen Portekiz tarihine ışık tutan bir müze olmuş. Önce maket gemi ortamlarını geziyorsunuz. Portekizlilerin Avrupa’ya tanıttığı baharatları sebze ve meyveleri görüyorsunuz. Daha sonra sizi bir kayığa bindiriyorlar ve tek tek Portekiz’in keşfettiği yerleri tematik olarak gezdiriyorlar. Kimi zaman tropik yağmur ormanlarından geçiyorsunuz. 



Kimi zaman Japonya’dan, Hindistan’dan, Brezilya’dan.






Douro Nehri’ne tekrar dönüyoruz. Hedefimiz karşı kıyıya yani Gaia Bölümüne geçmek. Biraz Porto şarabı tatmak ve almak istiyoruz.

Cais Da Gaia: Gaia bölgesinin asıl olayı şarap gezisine çıkabileceğiniz şarap mahzenlerine sahip olması. Birçok şarap üreticisinin bu bölgede mahzenleri var ve dilediğinizin içini gezip şarap tadımına katılabiliyorsunuz. Mahzenlerin bulunduğu nehir kenarından Ribeira'nın manzarasını ve Luis Köprüsü’nü fotoğraflayın, ara sokakların hepsini arşınlayın parkta vakit geçirin. 



Gaia Bölgesi’nin diğer olayı da telerefik. Buradan bilet alarak teleferikle birlikte güzel Porto manzaraları izleyebiliyorsunuz. Gezi 5 dk. sürüyor. Aldığınız bilet anlaşmalı şarap evinden 2 kadeh ücretsiz şarap içeriyor içmeyi unutmayın. Biz tabii ki unutmuyoruz.




PORTO ŞARABI: 18. yüzyılın başlarında İngiltere, Fransız şarabına boykot uygulamış ve onun yerine iyi ilişkiler kurduğu Portekiz yani Porto Şarabını ithal etmeye başlamış. Porto’nun bu tarihten sonra yıldızı epey parlamış ve günümüzde şarap konusunda dünyanın en iyi şehirleri arasına girmiş. İngilizler şarabı uzun mesafelere taşırken bozulmasın diye içerisine Brandy karıştırmışlar ve Porto şarabı böylece oluşmuş. Standart şaraplarda alkol oranı %11-12 mertebesinde iken, Porto şarabının alkol derecesi %20. Bu nedenle Porto şarabı yemek şarabı olamıyor. Genelde beyazı yemek öncesinde aperatif olarak, kırmızısı ise yemek sonrasında dijestif olarak tüketiliyormuş. Şarap firmalarının çoğu İngilizlere ait olmakla birlikte yıllar içerisinde bazıları el değiştirip yerel firmalar tarafından alınmış. Gaia tarafındaki en iyi mahzenler : Sandeman, Taylor ve Graham’s.
Şarap alışverişinden sonra teleferikle yukarıya çıkıyoruz. ( Tek yön 5 eu )




Miradouro Serra do Pilar: Gaia Bölgesi’nde köprünün sol tarafında kalan kaleye benzer yapının adı Miradouro Serra do Pilar. Burası manastır olarak inşa edilmiş (Başka bir şey olsa şaşırırdım ) Oporto Kuşatması sırasında askeri topçu alayına çevrilmiş. İçini gezmek için kışla subayından izin alınması gerekiyormuş. Tabii ki Portekizcemiz buna yetmedi :P Yoksa izin dediğiniz nedir ki? Ama manzaradan bakmak serbest. Bakın, doya doya bakın.




Estádio do Dragão: Eh Porto’nun meşhur stadınız görmesek olmazdı. Futbol konusunda bizden daha fanatikler ama bu fanatikliğe siyaset de karışmış. Diktatör Salazar'ın Benfica kulübüne yaptığı hatırı sayılır yardımlar ve Porto'yu unutması bu ezeli rekabeti ateşlemiş. Metro durağı stadın ismi. Kırmızı, mor, turuncu, mavi hatlar geçiyor.




PORTO’DA NE YENİR?

Francesinha: Porto yöresine ait bir yemek. Francesinha adı Portekizce “Küçük Fransız Kız (little French girl)” anlamına geliyormuş. Biz yarım yamalak İngilizcemizle domuz etsiz sipariş ettik.




Restoran olarak Rua Santa Catarina Caddesindeki Porto Douro Restoranına gittik. francesinha ve sardalye sipariş ettik. Ortaya da kalamar. Ama ne yazık ki yemekler çok da iyi değildi. Tavsiye etmiyorum. Francesinha’dan tek bir tane söyleyin porsiyonu çok büyük.




Biz çok yoruluyoruz artık. Yarın günübirlik Braga ve Guimaraes’i gezeceğiz. O yüzden dilenme zamanı.

Ama siz benim vaktim çok başka nereleri gezebilirim diyorsanız.

* Jardins do Palacio de Cristal - Romantic Museum - Solar do Vinho do Porto
* Parque da Cidade do Porto yani Porto’nun akciğerleri olan park
* Castelo do Queijo: Atlas okyanusu kıyısındaki kale
* Avenida da Boavista’yı gezebilirsiniz.