KAPADOKYA- iÇ ANADOLU 11. GÜN : ESKiŞEHİR


Ankara'dan geç saatlerde yola çıkıyoruz. Yaklaşık 230 km sonra Eskişehir'deyiz. Yol 2 saat sürüyor. Hava kararmış olduğu için şehir hakkında yorum yapmak zor. Eskişehir Polis evinde kalıyoruz. ( Kamu personelleri de polis evlerinde kalabiliyor. ) Şimdi dinlenme zamanı. Yarın Eskişehir'i gezip akşamına Kütahya'da olacağız. Gezinin son iki şehri...


Sabah kahvaltının ardından ilk durağımız Odunpazarı evleri...


ODUNPAZARI: Burası Eskişehir'in ilk yerleşim yeriymiş. 19. Yüzyıldan kalma Osmanlı evleri ile meşhur. Bölge tamamen turizm için elden geçirilmiş. Evler yöresel yemeklerin sunulduğu cafe ve restoranlara dönüştürülmüş. Bazı evler müze, bazıları kütüphane, kimi evler ise seyahat acentasına dönüştürülmüş.



Buraya kadar gelmişken Şelale Park da görülmeli. Burası Eskişehir'i yukarıdan gören bir yer. Güzel bir manzarası var. Yapay bir şelale oluşturulmuş. Biz parkta birer kahve içiyoruz manzaraya karşı.


Parkta Nasreddin Hoca'nın heykelleri de bulunmakta. Konyalılarla Eskişehirlilerin hoca sizdendi bizdendi muhabbeti hala sürüyor anlaşılan...

KURŞUNLU CAMİİ VE KÜLLİYESİ: Kurşunlu Camii'de Odunpazarı'nda bulunuyor. Mimar Sinan'dan önce gelen mimarbaşı Acem Ali zamanında yapılmış. Buranın tarihi mevlevihane bölümünde dünyadaki tek Lületaşı Müzesi var. Burada lületaşının yapılış çıkarılış şekli, lületaşından yapılmış takılar ve pipolar bulunuyor. Ama gerçekten mükemmel isler çıkarılmış. Mutlaka uğrayıp bir tur atın derim. 





YILMAZ BÜYÜKERŞEN BALMUMU HEYKELLER MÜZESİ: Balmumu heykel müzeleri Avrupa'da oldukça popülerken Türkiye'de ilk balmumu müzesini Yılmaz Büyükerşen Eskişehir'e açmış. Bu müze de Odunpazarı bölgesinde bulunuyor. Yanında hemen Çağdaş Cam Sanatları Müzesi bulunuyor. 


160 heykel var müzede. İlk girişte Türk Tarihinden bir çok isim görüyoruz. Atatürk ve ailesi, Osmanlı'dan önemli isimler, cumhurbaşkanları, cumhuriyet döneminden önemli isimler yer alıyor.

Daha sonra sinema tarihimizden önemli isimler çıkıyor karşımıza. Ben en beğendiğim kareleri buraya ekliyorum :)


Daha fazla bilgi için resmi sitesini TIKLAYIN











ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ: Balmumu müzesinin hemen yanında yer alıyor. Burası da Türkiye'de bir ilk. Yerli ve yabancı cam sanatçıları kendi eserlerini bu müzeye bağışlamışlar. Müze pazartesi günleri kapalı oluyor. 




Buradan çıkışta el emeğinden tülbentler, patikler süs eşyaları satılan bir standa uğruyoruz. Nedense bir çift pembe patik dikkatimi çekiyor. Çocuğum olmamasına rağmen nedense alıyorum. Meğer o sırada kızıma hamileymişim. Bunu gezi sonrası öğreniyorum. Bu anıyı nedense unutamıyorum. Eskişehir denince kalbim bir başka çarpıyor.

Sonraki durağımız Havacılık Müzesi oluyor.

HAVACILIK MÜZESİ: Hava Kuvvetlerine hizmet etmiş uçak ve helikopter bulunuyor burada. Benim çok ilgimi çekmiyor ama eşim inceliyor hepsini. Şehit pilotumuz Cengiz Topel‘in bir heykeli de var burada...


Artık iyice acıkıyoruz. Leman Kültür'de yemek molası veriyoruz. Sonraki durağımız Sazova Parkı...

SAZOVA BİLİM VE KÜLTÜR PARKI: Sazova, Kütahya yolu üzerinde, şehrin dışında yüzlerce dönümlük alan üzerine kurulmuş ve kurulumu hala devam eden bir park. Park'a giriş ücretsiz, fakat içeride bulunan yerler ayrı ayrı ücretlendirilmiş. Parkı dolaşan tren ücretsiz.

İlk durağımız Eti Su Altı Dünyası... İstanbul'daki eski adı turkuazoo yeni adı Sea Life olan akvaryumun hemen hemen aynısı burası. Lakin arada çoooook büyük bir ücret farkı var. Eskişehir'deki akvaryuma giriş bir yetişkin 3 lira iken, İstanbul'dakine giriş 48 lira... Eh ne denebilir yorumu size bırakıyorum. Akvaryumun yakınında bilim merkezi bulunuyor. Biz zaman sıkıntısından dolayı giremedik. 




Biraz ilerleyince göletin hemen yanında bir korsan gemisi var. İçi çok güzel döşenmiş. Amerika bu ebatlarda bir gemiyle keşfedilmiş mesela... İçeride bol fotoğraflık malzeme var :)






Biraz daha ilerleyerek Masal Şatosu'na ulaşıyoruz. Burası Disneyland şatolarından esinlenerek yapılmış. Ama bizden esintiler var. Kulelerin hepsi ülkemizdeki yapılardan ilham alınarak yapılmış. Biri Galata kulesi şeklinde, biri Kız kulesi, biri yivli kule... 




İçerisi masal kahramanları ile düzenlenmiş. Buyrun resimlere. Ha unutmadan... Masal Şatosu pazartesi günleri kapalı... 




Öyle güzel bir yer olmuş ki emeği geçenleri tebrik ediyorum. Eskişehirliler çok şanslı...


PORSUK ÇAYI:  Eskişehir'e geldiyseniz Porsuk Çayında bir gondol gezintisi yapmadan dönmeyin. bu çayın bulanık ve pis kokulu olduğuna inanmak çok zor. Öyle güzel ıslah edilmiş ki insan gerçekten hayret ediyor <3 



Günü yedik... Şimdi istikamet Kütahya... Zaman sıkıntısından gezemediğimiz yerleri aşağıya iliştiriyorum. Biz gezemedik ama siz mutlaka görün.



* Atlıhan 1850′li yıllarda pazarda mallarını satmaya gelen insanların kendilerinin ve hayvanlarının konaklamaları için yaptırılmış.. İki kattan oluşuyormuş ve tamamen el sanatları ürünlerinin satıldığı bir yermiş.

Şehrin merkezindeki Doktorlar Caddesi, Eskişehir'in İstiklal Caddesi'ymiş. ( Türk insanındaki her caddeyi İstiklal Caddesi ile kıyaslama hastalığı :) )  Yakındaki Haller Gençlik merkezine uğrayabilirsiniz.Eski meyve sebze halini “Haller merkezi” diye bir kafe-restoran-oyun-vs. merkezine dönüştürmüşler.Trafiğe kapatılmış geniş Hamamyolu caddesi boyunca bir yürüyüş olmazsa olmazlardanmış. 

* Türkiye'nin ilk otomobili Devrim'de Eskişehir'de...


* Biz Sazova'ya gittiğimiz için Kentpark'a gitmedik. Burada çocukların oynayacağı alanlar, midilliler varmış. Ayrıca bir halk plajı yapılmış, oradan havuza giriliyormuş. Bir şehirden başka ne beklenebilir bilmiyorum...



NEREDE YEMEK YENİR ? : Eskişehir denince akla çiğ börek geliyor tabii ki. İnci Börek ve Kırım Çiğbörekçisi‘ni öneriyorlar.



Resim http://www.mucizelezzetler.com 'dan alınmıştır


Kalbim Eskişehir'de kalarak Kütahya'ya doğru gidiyoruz. Bir zamanlar Eskişehir'in Kütahya'dan küçük olduğu insana ne kadar da inanılmaz geliyor! Kütahyalılar lütfen alınmasın ama dışarıdan görünen bu.