BERGAMA


YÜKSEKLERİN HALKI

      Yazın yaptığım gezileri kışın yazma huyumdan nefret ediyorum :( Bir öğretmen olarak sömestrı değerlendiremezsem bu yazılar kalır gider. Sevgili okurlar yazın Sıla- i İzmir'deyken can sıkıntısıyla '' Bergama'ya gitsem mi? '' dedim. Tabii ben yola çıkmadan bol bol araştırma yaptım her zamanki gibi. Şimdi sıra geldi onları sizlerle paylaşmaya...

Bergama'dan bir duvar.


BERGAMA 

      Adı yani ;Pergamon yüksek kentin halkı anlamına gelirmiş. Bergama'da milattan önce 40.000 kitap bulunurmuş. Hayal edebiliyor musunuz? milattan sonra 2013'te yani şimdi 40.000 kitap var mıdır sizce?

Bergama'daki ilkleri şöyle sıralayabiliriz:

* İlk parşömen
* İlk doğal tedavi ( su, güneş, spor, tiyatro)
* İlk 4 tiyatrolu kent... Dünyanın en dik tiyatrosu...
* İlk eczacılık sembolü (yılan)

Vay be... Daha ne olsun...

BERGAMA'DA NE YAPILIR? NERELER GEZİLİR?

      Bergama arkeolojik bakımdan size  hitap edebilir. Eğer bu alana ilginiz yoksa Bergama'da sıkılabilirsiniz. Ben de bu konulara kafayı takmış bir kişi olarak size Bergama'da sırasıyla hangi yerler gezilir, ne nerededir ondan bahsedeceğim.

1 ) TURİZM BÜROSU
   
      Önce merkezdeki turizm bürosuna gidilir ne nerede öğrenilir diyeceğim ama diyemiyorum , çünkü mesai saatleri içinde kapalıydı. Allah'tan şu araştırmacı ruhum var da Bergama'da sallana sallana gezmedik.

2 ) BERGAMA MÜZESİ 

      Ana yolun hemen üzerinde gayet merkezi bir yerde müze. İçinde Osman Bayatlı Etnografya salonu var. Müzekartlı girişler ücretsiz. Müzeden görüntüler...




Alttaki ayakkabıya bayıldım. Ne kadar ince ve zarif değil mi?



3 ) ASKLEPİON

      Asklepion'un girişine çok yakın olan otoparka arabamızı park ettik. Burada Bergamaspor için zorunlu bağış toplanıyor otopark ücreti olarak. Bir yığın uzak doğulu turistin arasından geçerek müze kartlarımızı okuttuk. Romalıların tıp tanrısı asklepios adına yapılan tıp merkezlerine asklepion denir ve bunların en önemlilerinden biri Bergama'dadır deniyor.

      Veee işte meşhur ' Buraya Ölüm Giremez ' tabelası asılı kapının olduğu yol... Zaten buraya hamileleri ve çok ağır hastaları almıyorlarmış. O zaman ölümün girmemesi şaşırtıcı değil.


       Efsaneye göre buraya gelen bir hasta iki yılanın zehirlerini bir kaba akıttığını görmüş. Zehri içerek ağrılarından kurtulmuş. Şuan tıp biliminin simgesi olan iki yılanlı sütunun anlamı buradan geliyormuş.



Burada hastalar uyku odalarında uyutulur ve geçitin merdivenlerinden akan kutsal suyun ritmi ile iyileşeceğine inanılırmış. İşte o geçit ...


Altta gördüğünüz resmi de orada çektim. Osmanlıca bir yazıt sanırım vav harfiyle başlaması beni çok etkiledi. Vav 'hayat' demek bir bakıma... Bu yazıtın da burada olması hoş bir tesadüf...


4 ) KIZIL AVLU

      Yapımında kızıl bir toprak kullanıldığından bu adı almıştır. Roma İmparatorluğu zamanında Mısır medeniyetinden etkilenildiği zamanlarda yapılmış. Bu yüzden Mısır tanrılarının heykelcikleri varmış burada.
Biraz bakımsız. Restorasyon çalışmaları sürüyormuş.



5 ) Şimdi yemek zamanı... Lütfen benim gibi yemeği en sona bırakmayın açlıktan akropolü bile görmeyebilir gözünüz :D

6 ) AKROPOL 


       Akropol yukarıdan bize el sallıyor adeta. Buraya iki şekilde ulaşabilirsiniz. Arabanızla ya da teleferikle. Ben tabii ki teleferiği tercih ederdim ama araba yanımızda olduğu için teleferikle çıkamadık. Teleferik iyi ki yapılmış. Çünkü Bergama akropolünün bir kısmı hala toprak altında ve buradan kocaman tur otobüslerinin geçtiğini düşünün. Eserlere ne kadar zarar veriyordur kim bilir. Titizlikle yapılan bir çalışma sonucunda teleferik açılmış ve otobüs trafiği azalmış.


      Kentin yükseğe yapılmasının amacı tabii ki güvenlik. Krallar buralarda oturuyor ve buraların kuşatılması çok zor.

Akropol çok geniş bir alana sahip ve kesinlikle rehberle gezilmeli yoksa hiçbir şey anlaşılmıyor. Biz rehbersiz bölük pörçük bilgilerle gezdik.


 Akropolden Bergama'ya bakış.



Kendim resim çekilmekten antik tiyatroyu yani dünyanın en dik tiyatrosunu karelemeyi unutmuşum.
Bu resim internetten...



      Veee gelelim kanayan yaraya... Zeus Sunağına... Yukarıdaki resim Zeus Sunağına ait.Yerinde yeller esiyor ne yazık ki. Osmanlı zamanında parça parça sandıklara konarak kaçırılmış. Almanya Pergamon müzesinde birleştirilmiş. Tabii ki iade etmiyorlar. Bazen düşünüyorum biz onlar kadar iyi bakabilir miydik , sahip çıkabilir miydik diye... Zannetmiyorum... Ama yine de sunak yerinde kalmalıydı. Bergama müzesinde bir defter var. Herkesin yazdığı tek bir konu... O da kayıp sunak.

      İstiyoruuuuuuuzzzzz dediğinizi duyar gibiyim. Hatta orijinalini gördüğümde oradakilere söyleyecek bir çift söz bile bulabilirim.

Resimlerine artık wikipedi den ulaşabiliyoruz.



      Belki bir gün görmek nasip olur ne dersiniz?
 
      Belki yerine yakıştığı için iade ederler... Olmaz mı? Olabilir :)